2010 - MAKALELER


Arkadaşına gönder

Print almak için

Yazı boyutunu büyütmek için     


Ur çıkmadan, nûr girmez!
12/6/2010

Ur; insânlarda, hayvan ve bitkilerde, kendi tabiatlarından farklı olarak meydana gelen, hastalık özelliğindeki yumru veya tümör demektir ki, kısaca hastalıktır. Bir bedende, ur, tümör varsa, o bedenin sağlıklı olması, sıhhate kavuşması için, hemen bu urun tedâvi edilmesi gerekir.

Eshâb-ı kirâmdan Şerhabil Ca’fî hazretleri şöyle anlatır:

“Elimde bir ur çıkmıştı. Bir gün Resûlullah efendimizin huzûruna gidip;

- Yâ Resûlallah, elimdeki bu ur sebebiyle kılıç kullanamıyorum ve atın dizginlerini tutamıyorum, dedim.

- Yanıma yaklaş buyurdu. Huzûruna yaklaştım.

- Elini aç buyurdu, açtım. Okudu, elime üfledi ve mübârek elini elime sürdü. O ânda elimdeki ur, şişlik tamâmen kayboldu.”

İnsânın bedeninde hastalık yapan urlar olduğu gibi, kalbi de hasta yapan urlar, tümörler vardır. Bir insânın bedenen sıhhatli olabilmesi için, vücuttaki urların, tümörlerin temizlenmesi, tedâvi edilmesi lâzım olduğu gibi, nûrların gelmesine mâni olan kalbdeki urların da temizlenmesi, tedâvi edilmesi şarttır. İnkâr, isyân, harâmlar, mekrûhlar, dünyâ sevgisi ve bütün kötü huylar, kalbin urlarıdır. İmâm-ı Gazâlî hazretleri; “Kalb, meleklere mahsûs bir evdir. Gadab, şehvet, haset, kibir gibi kötü sıfatlar, uluyan köpek gibidirler. Köpeklerin bulunduğu yere melekler girmez. Hadîs-i şerîfte; (Köpek ve resim bulunan eve melekler girmez) buyuruldu. Bu hadîs-i şerîfteki evin kalb olduğunu ve köpeğin de, kötü huylar demek olduğunu söylemiyorum. Açık manalarına inanmakla berâber, yukarıdaki manaları da ilâve ediyorum” buyurmaktadır.

Kalbde ur olduğuna, hasta olmasına alâmet, İslâmiyyetin emirlerini yaparken bunlardan lezzet almaması ve yasak ettiklerinden de zevk almasıdır. Zira kalb, hem nefse, hem de his uzuvlarına bağlıdır. His uzuvları yani göz, kulak, dil ne ile meşgûl olursa, kalb ona bağlanır. İmâm-ı Rabbânî hazretleri buyuruyor ki:
“İnsan çeşit çeşit şeylere bağlı kaldıkça kalbi temizlenemez. Pis kaldıkça saâdetten mahrûmdur, uzaktır. Hakîkat-i câmi’a denilen kalbin Allahü teâlâdan başka şeyleri sevmesi onu karartır, paslandırır. Bu pası temizlemek lâzımdır. Temizleyicilerin en iyisi, İslâmiyyete uymaktır ki, nefsin âdetlerini, kalbi karartan isteklerini yok eder.

Kalbe gelen her sıkıntı ve karartı, tövbe, istiğfâr, pişmânlık ile ve Allahü teâlâya sığınarak, kolayca giderilebilir. Fakat, bu alçak dünyâ için gelen karartı, leke, kalbi büsbütün karartır, harâb eder. Bunu temizlemek çok güç olur.

Rabbimizin gazabını, intikâmını söndürmek için Lâ ilâhe illallah güzel kelimesinden dahâ faydalı bir şey yoktur. Bu güzel kelime, Cehenneme götüren gazabı söndürünce, dahâ küçük olan başka gazablarını elbette söndürür. Gazabının sebebi, kullarının, Ondan başkasına dönmesi, bağlanmasıdır. Zengin bir kimse, hizmetçisine kırılır, ona kızar. Hizmetçi de, kalbi iyi olduğu için, herkesten yüz çevirip, bütün varlığı ile, efendisinin emirlerine sarılırsa, efendisi, ister istemez yumuşar, merhamete gelir, gazabı söner. İşte bu güzel kelime de, kıyâmet için ayrılmış olan doksandokuz rahmet hazînesinin anahtarıdır. Küfür karanlıklarını, şirk pisliklerini temizlemek için, bu güzel kelimeden dahâ kuvvetli, hiçbir yardımcı yoktur. Bir kimse, bu kelimeye inanınca, îmânın zerresi hâsıl olur. Bu güzel kelimeye inanarak, kalbinde zerre kadar îmân hâsıl eden kimse, kâfirlerin âdetlerini ve şirk pisliklerini yaparsa, bu güzel kelimenin şefâati sâyesinde Cehennemden çıkarılır, azâbda sonsuz kalmaktan kurtulur.”

Netice olarak kalbi, urlardan, bütün kötü huylardan temizlemek ve kalbi parlatmak lâzımdır. Çünkü nûrlar, temiz kalbe girer. Kalbi temiz olan, İslâmiyyete uyar, kalbi kötü olan ise İslâmiyyetten kaçar. Zaten tasavvuf da, kalbi sâf yapmak, temizlemek demektir. Bu da, zikr-i ilâhî ile olur. Güzel, iyi ahlâkın ve kötü huyların yeri kalbdir. Allahü teâlâ, dinleri, Peygamberleri, kalbi temizlemek için göndermiştir. Kalbi temiz olan, herkese iyilik eder.
 
Güncelleme Tarihi
29 Mart 2024 Cuma
Sitemizdeki bilgiler, bütün insanların istifadesi için hazırlanmıştır.
Orjinaline sadık kalmak şartıyla, izin almaya gerek kalmadan,
herkes istediği gibi alıp istifade edebilir.
Ziyaretçi Sayısı
Ana sayfam yap     Sık kullanılanlara ekle